Pages

Subscribe:

12 Kasım 2010 Cuma

HAYATIN BİR ORASINDAN; BİR BURASINDAN.

    
BLOG...

     Blog yazarlığı farklı birşey. Hani, anlatılmaz yaşanır derler ya; işte öyle birşey...

     Yazılarınızın okunduğunu bilmek, birilerinin bunları görmesi, bazılarının yorumlanması, yeni yeni takip edenlerinizin olması ayrıbir şevk, ayrıbir mutluluk veriyor insana.

     Bakın tüm iyi insanların ortak özelliklerine; karşısındakini dikkatlice dinlemeleridir. İşçisini dinleyen patron, memurunu dinleyen müdür, vatandaşı dineleyen memur, hep işinin en iyisidir  ve hep sevilirler. İnsan kendisini dinleyen insanları çok sever. İnsanın konuşmasında ve yazmasında; dinlenilmek arzusunun tatmini yatar. İnsanın yazdıklarının okunuyor olması onun dinleniyor olduğunun bir göstergesidir. İnsan dinlenildikce daha çok anlatası yazası geliyor. Ve bu sonsuz bir enerji ve sinerji olup gidiyor.

 ***

YAŞAR...

     Dün markette, sonradan  adının Yaşar olduğunu öğrendiğim küçük bir çocukla göz göze geldim. Çocuk roman vatandaşlardan. Bir çok insanın tabiriyle "çingene" ya da "cingen" denilen vatandaşlardan. Genelde bu kelimeleri kullananlar; bir aşağılama, bir küçük görme kelimesi olarak cümle içerisinde sarf ettikleri için, ben bu kelimeleri kullanmıyorum. Bu güzel insanlara roman demeyi daha saygılı edepli buluyorum.

     Bu küçük roman çocuğun gözlerinde ne gördüğümü anlatmak istiyorum.

     Birincisi, 'korku...' Evet çocuğun gözlerinde; sizin onu her an azarlıyacakmışsınız gibi düşündüğünü gösteren bir korku vardı.

     İkincisi, 'ön yargı...' Bir şeyler araklıyor, birşeyler çalıyor yaftasını yapıştıracak ve ona " ne aldın bakim sen, ne saklanın oraya ..." gibilerinden bir soru sorcağınızı zandeden bir his vardı gözlerinde.

     Üçüncüsü, 'ben YAŞARım...' Çocukluğunun tüm sevecenliği, yaşama isteği, birşeyler satınalıyor olmanın sevinci o siyah gözlerinde ışıl ışıl parlıyor; ve ben herşeye rağmen hayatı doya doya YAŞARım diyordu.

***
ÖZGÜRLÜK...

      Bu Türkiyede herkes; istediği gibi giyinmeye, istediği bibi gezmeye, istediği gibi bir yaşam tarzını benimseme hakkına sahiptir. Cumhurundan ta Cumhurbaşkanına kadar tüm, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları inandıkları gibi yaşama ve inançlarını yaşatma hakkına sahiptir.

     İnsanın varolma gayesinin altında 'özgürlük' hissi yatar. Eğer siz insanların özgürlüklerini kısıtlar, onların yaşam tarzlarını kendi önyargılarınız, kendi sığ hayat görüşlerinize hapsetmeye kalkarsanız; hayatı kısıtlanan insanda bu kıstılamalarınızdan dolayı size ah eder. Ve tüm mazlumların ahıda tez geçer.

     Artık Türkiye tüm zenginlikleri, tüm güzellikleri, tüm inançları, ırklarıyla bir bütün olmalıdır. Birlik; güç ve özgürlüktür. Ayrılık, kin, nefret, dışlamak, yaftalamak ise; bir kaos çığıdır. Ve bu çığ büyürse hepimizi yutar, istisna kabul etmez...

***

2 yorum:

Adsız dedi ki...

merhaba hosgeldiniz bloguma cok memnun oldumBlogunuz cok farkli yavas yavas okumaya baslayacagim

Fuliyama dedi ki...

Sizinle karşılaştığıma memnun oldum.
Hoşgeldiniz, Hoşbuldum. Bloğunuzun sade ve içten sözcükleri arasında dolaşmak huzur verici.
Teşekkürler.